+49 15259316512
  • Kurmancî
  • سۆرانی
  • Türkçe
  • عربي
  • Deutsch
[email protected]
Nûçe Ciwan
  • Anasayfa
  • Haberler
  • Genç Kadın
  • Gençlik
  • Kültür ve Sanat
  • Özel Dosya
  • Tüm Haberler
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Nûçe Ciwan
  • Anasayfa
  • Haberler
  • Genç Kadın
  • Gençlik
  • Kültür ve Sanat
  • Özel Dosya
  • Tüm Haberler
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Nûçe Ciwan
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Anasayfa Haberler

ÖZEL – “Adım Abdullah – 2”

04/04/2021 - 0:07
içinde Haberler, Manşet, Özel Dosya, Toplumsal, Tüm Haberler
0
80
GÖRÜŞLER
PaylaşTweetle

HABER MERKEZİ – 

“Özgürlük çocuklukta başlar

Çocuk oyunlarının arasında gizliydi özgürlük

Oyun yaratmaktı özgürlük

Yalnız oynamak yoktu

Oyun birlikte oynanırdı

Özgürlük birlikte yaşanırdı.

böyle başlar benim yaşamım

kendi kurduğum yaşamım böyle başlar

kendi kurduğum özgür dünyam böyle başlar

avcıydım çoğunda

şimdiki hakikat avcılığı değildi henüz

arkadaş avcısıydım o zamanlar

ava çıktığımda seslerini duyardım korkan annelerin

“Yine geldi. Bizimkini baştan çıkaracak”

Evet ya, baştan çıkardım çoğunu

Dağ yürüyüşlerine çıkardım

Çiğdem toplamaya götürdüm

Ot topladık kiminde, kiminde kuş avladık

Üveyikleri toplayıp eteklerime doldurduğumda

Çocukların sayısı da giderek artıyordu

Hele pişirip yemek varsa,

hele o temiz hazları paylaşıp

dağlara yüzünü dönmek varsa,

değmeyin çocukların keyfine

Çocuk dünyalarının ciddi işleriydi yine de

Bir gün gidersem yine köyüme,

O benden sakladıkları arkadaşlarımı bulacağım

teker teker

Gelin diyeceğim,

Toplayıp meydanda özgürce oyunlar oynayacağız

Özgürlüğün başladığı çocukluğu bugüne,

şimdiye getireceğiz

İbadet edercesine dokundum toprağa

Tutkularım yeşerdi toprağın sinesinde

Dara tavî’nin yüzyıllık gölgesi kucak açıyordu bana

Çocuk yüreğimi, aradığım sevgileri,

Arkadaşlıkları ve özgür duyumsayışları buluyordum gölgesinde

Üzüm bağlarının, fıstık ağaçlarının gölgesi tanrı katıydı

Doğa ana esirgemiyordu çocuk yüreğimden bereketini

Ürünlerini kutsal nimetlerin özeniyle toplardım

Ekmeğin artığını hiç atmazdım

Bir yufka ekmek için savaştım

Ekmek savaşını ciddiye aldım

Buğdayın ekmeğe dönüştüğü yolda

Ona dokunan ellerin kutsallığını bilirdim

Neolitik zamanların ruhu geziniyordu ruhumda,

Kutsallarımız çoktu

Çoktu ama az olanlardı kutsal olanlar

Su azdı

Su kutsaldı

Kuyular kazılırdı kiminde

Kiminde bir mağaranın derinliklerine birikirdi damla damla

O koyu karanlık derinliklere uzanırdım

dudaklarım değdiğinde buz gibi suya

kutsanırdım

yolmadan gelirdim, mercimek ya da nohut yolmasından

Harran ovasının sıcağı kavururdu beni

Kavuran sıcağın tek dermanı küplere konmuş kutsal suydu

Kana kana içerdim o suyu, dünyalar benim olurdu

Dudağını değdirdiğinde tüm cehennemleri yok eden

Cennete bir çağrı kutsallığındaydı su

Curn vardı bir de, Su doldurulurdu,

Yazın sıcağında buz gibi saklardı suyu

Başımı daldırırdım curnun içine

Kana kana içerken oluştururdum anlamını kurak toprakların

Kurak toprakların nasıl canlanacağını

o anlarda düşlerdim

Yolmadan gelirken düşen ter damlalarını,

Pilavı kaşıklarken duyduğum bulgurun kokusunu unutmadım

Toprağın tadına o anlarda vardım ben

En zor olanı, en zor şartlarda yenerek…

Anamın kutsal ellerinin tadıydı

Bulgur pilavını güzelleştiren

Üstüne yine buz gibi bir tas su…

o serinliği, o kutsallığı unutamadım,

hep o suyu arardım, hangi özgür ülkenin

hangi pınarındaydı o kutsal su

hangi gözeye gizlenmişti

kıraç topraklardı ruhumu aradığım

bıkmadan usanmadan aradım

köylüler kaçıyordu birer birer o topraklardan

kolay yaşama kaçıyorlardı ve kaybediyorlardı

kayboluyorlardı

Zavallı bir çocuk diyorlardı

Hepsi bir ağızdan “Yandı Ömer” diyorlardı

“Allah kimsenin çocuğunu Ömer’in çocuğu gibi yapmasın”

“yandı”…

Akıllı denilen çocuklar da vardı

Memur olup ömrünü tüketti kimi

Kimine hükümet dediler şevket gibi

Savaş diyordu anam

Savaş, git, vur, intikamını yerde bırakma diyordu

Sıradan bir savaşçı gibiydim

Ağlıyordum kavga sonrası

“Sen namussuzsun, savaşamıyorsun.”dedi anam

Nenem de geldi üstüme

“Bunun namus duyguları tehlikelidir.”

Takmıştı kafayı arkadaşım Hasan’a

Annem gördü bir defa,

“vay, bu namussuz”

“bizim düşmanımızın çocuğuyla ilişki kurmuş.”

İllegal bir ilişkiydi

Düşmanlığı aşacak bir gizlilikteydi

Feodal bir kuralı yedi yaşımdan itibaren bozdum

Ruhumdan söküp attım o kirli kuralları

Atmasaydım ruhumdan o kirli kuralı

Nasıl getirirdim sizleri yan yana

Nasıl getirirdim bir araya

Bunca aşireti, kabileyi,

Türkmenleri, Almanları nasıl getirirdim bu dağlara

Bizim bir kapı vardı,

hala gözlerimin önündedir

o kapıyı delik deşik ettim taşlarla

kapıyı görenler bakıp bakıp gülerdi

“bu ne kapısıdır?” derlerdi.

Sonra annem aldı beni içeri, Götürdü ahıra

Elini gırtlağıma koyup haykırdı,

“Tövbe de!”

üç sefer hem de, Öyle rahat değil,

son nefesimi getirinceye kadar tabii.

Çarnaçar tövbe ederdim.

Fakat ufak bir delik bulur bulmaz,

açar kapıyı birden fırlardım.

Vururdum sonra kapıya, Perişan ederdim

Zaten annem diyordu “kimse bununla baş edemez”

Sonra baktım olmaz böyle

Hazırladım kendimi Kavganın en büyüğüne

Kimse benimle gerçekten baş edemesin diye

Beni öyle gördüğünüz gibi ele almayın

Yanılırsınız…

kim söylemiş Her babanın çocuğuna önder olduğunu

Babam, yürütemiyordu,

Kavga etmiyor, etse yeniliyordu

Utanıyordum, Yensin istiyordum,

Yensin, güçlü olsun, bana örnek olsun istiyordum

Onun hali harabtı,

Onun gibi olmayacağım dedim.

Oysa benden umutluydu, güvenirdi bana,

Öyle laf anlamaz, hep kötüye oynayan,

Yine de benden hayli umutluydu babam.

Çünkü bağda, bahçede işimi temiz yapıyordum

Bundandı sözünü söyler, umudunu dillendirirdi:

“Ona dokunmayın, onun alnında fetih yazılıdır.”

“sen nereye gidersen git, fethedersin.

Alnında fetih işareti var.”

Babam yaşamı öğretmek istiyordu,

Köyün, köylülüğün dışındaki yaşamı,

Alim olmanın ölçülerini veriyordu bana,

“Bir sigara kağıdını yastığının altına sok.

Sen o yastığın işte biraz yükseldiğini fark edersen,

iyi bir alim olduğunu kanıtlarsın.”

küçük şeyleri kendine layık görmüyordum,

“Sen bir tek gözyaşı dökmezsin ben öldüğümde.”

Küçüklüklere,

basitliklere ben gözyaşı dökmem, diyordum,

Duygusuz değildim, tam tersine duygu savaşçısıydım

dünya alem biliyordu ne kadar duygulu olduğumu

Benim aşk yönüm, duygu yönüm,

bilinç yanımdan daha güçlüdür.

Bilinci de ihmal etmiyorum ama

Ben çarpıcı bir duygular savaşıyım.

Devrim zaten duygularla başlar.

Yedi yaşımda göze aldım kavgayı

Kuralı çiğnedim, Oyunu bozdum

Herkes gibi olmayı asla benimsemedim

Farklı olan neydi, nasıl olmalıydı

Mevcut olanın zamanın gerisine düştüğünü

daha o yaşımda sezinlemiştim

Sonra bu sezgiler bilgiye dönüştü,

Anlam oluştu ve kırdım kalıpları

On yaşındaydım,

Öfkem kabardı, “bu köyü terk edeceksin” dedim kendime,

Toplumsal bir savaşı o yaşımda göze aldım.

Kolay değildi kopmak

Duyguların kabarmasını kim engelleyebilirdi ki,

Büyük öfkeyle, yağmur gibi gözlerimden yaş boşaldı

Çıktım isyan dolu kalbimin ağırlığından ürkmeden

Köyden çıkınca durup geriye bir baktım

gürül gürül gözyaşlarını akıttım

Elveda dedim

o çocuk halimle o çok yakıcı elvedayı dillendirdim

Ülkemin dağlarına elveda dedim,

taşlardan, sulardan, kuşlardan koptum

kelebeklerden, kertenkelelerden ayrıldım bir gece vakti,

yılanlardan, çıyanlardan koptum bir gecenin zifirisinde,

koptum ama unutmadım hiçbirini,

Oyunlar oynardım

Kızlar vardı hiç unutamadığım

Aylarca oyunlar oynayıp,

kendi toplumumuzu aradığımız arkadaşlıklar vardı,

Bir Elif vardı.

Bir küçük Elif

başı bağlanmış bir gün

Ben anlamam baş bağlanmasını

Gel derim

“gel seninle oynamaya devam edelim”

Gelin olup gitmiş

Peşini bırakmamışım meğer

Ondan dinlediniz sonra

“Gelin olduğum günlerde Abdullah usulca eve yaklaşıp halen beni oyuna davet ediyordu.”

Doğruydu. Evlilik kafesti,

kaplan kafesiydi!

Oysa kadınlar güzel olmalıydı

Güzel olan zeki olmalıydı

Aradan zamanlar geçmiş,

Elif unutmamış bu gel diyen özgür çocuk sesini

ben de unutmadım Elifleri,

yitik ülkemin her yanında başı bağlanan elifler olduğunu

asla unutmadım.

Unutsaydım çekemezdim kızları

bu özgürlük oyununa, bu savaşa çekemezdim sizleri,

iki günlük yoldan geldiler,

“istiyoruz” dediler.

Birkaç çuval buğday, birkaç kuruş para verdiler

Alıp gittiler,

Artık bir bacım yoktu,

Kimdi onlar, hiç görmemiştim, tanımıyordum

razı değildim, ama gücüm de yoktu,

bacım,

gitti…

Artık bir bacım yoktu, .

Yaşamın kendisi bir rüyaydı,

sen rüyada rüya mı göreceksin?

düşler gelişebiliyor muydu?

Rüyaya cesaret etmek,

özgürlüğe cesaret etmekti, ettik”

PaylaşTweetGönderPaylaşPaylaşGönderTara
Önceki yazı

“4 Nisan ve tanrıçaların dönüşü…”

Sonraki Yazı

“Zaman zafere yürüyen gençliğin öncülük zamanıdır”

Sonraki Yazı
“4 Nisan ve tanrıçaların dönüşü…”

"Zaman zafere yürüyen gençliğin öncülük zamanıdır"

Kürtler ulusal varoluş mücadelesi yürütüyorlar

"Doğuşun Kürtlerin yeniden doğuşu oldu"

Uygulamamızı İndirin

Google Play

Manşet

  • “Öcalan’a Özgürlük” çadırına yoğun ilgi
  • Berlin’de şehir içi tramvaylarda “Öcalan’a Özgürlük” talebiyle eylem düzenlendi
  • “Kollektif bellek yitimi girdabında toplumsal militarizm”
  • ÖZEL – TC devletine teslim edilmek istenen Nazdar Ecevit açlık grevine başladı
  • “Mezar”
  • “Bende gören göz bir halkın gözüdür bende atan yürek bir halkın yüreğidir – I”
  • GÜNDEM 15 NİSAN 2021
  • Lîce’de askeri operasyon başlatıldı
  • Lavrio’da açlık grevi direnişini 21’nci grup devraldı
  • Gençlik örgütleri: ABD işbirlikçisi AKP’nin yalanları bir kez daha su yüzüne çıktı

En çok okunanlar

  • SON DAKİKA – DGH’den Amed’de uyuşturucuya karşı eylem

    SON DAKİKA – DGH’dan Amed’de uyuşturucu satıcısına EYP’li eylem

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • HPG: Heftanîn’de 2 işgalci cezalandırıldı

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Korucu ifade verdi: Uyuşturucu ticaretinin başında karakol komutanı var

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • Lîce’de askeri operasyon başlatıldı

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • “AB’nin Türkiye siyaseti ve Kürtler”

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • “Kollektif bellek yitimi girdabında toplumsal militarizm”

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
  • KDP ve Türk devletinin Şengal işgal planı

    0 paylaşımlar
    Paylaş 0 Tweet 0
Nûçe Ciwan

Copyright © Nûçe Ciwan 2018. Tüm hakları saklıdır.

Dil

  • Kurmancî
  • سۆرانی
  • Türkçe
  • عربي
  • Deutsch

Bizi Takip Edin

Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Dil
    • Kurmancî
    • عربي
    • سۆرانی
    • Deutsch
  • Anasayfa
  • Eylemler
  • Açıklamalar
  • Röportajlar
  • Analiz
  • Kültür ve Sanat
  • Gençlik
  • Genç Kadın
  • Öğrenci Gençliği
  • Dünya Gençliği
  • Toplumsal
  • Özel Dosya
  • Tüm Haberler

Copyright © Nûçe Ciwan 2018. Tüm hakları saklıdır.